1. (a) (boksta) rakibini yere sermek/bayıltmak, nakavt etmek, (b) tahrip etmek, bozmak, hasara uğratmak.
vurup devirme, yıkma, yere vurma, nakavt.
He won the fight by a knockout.
devrilme, yıkılma, yere serilme.
devirici/yıkıcı vuruş/darbe.
çok başarılı, çok güzel, göz kamaştırıcı.
You really look a knockout in your dress.
bir mektup yazmak Fiil
(beyzbolde) topa iyi vuruşlar yaparak karşı oyuncuyu yerinden çıkarmak.
birini bayıltıncaya kadar dövmek, pestilini çıkarmak,
argo canına okumak.
I will knock the
daylights out of you: Senin canına okuyacağım.
kıyasıya dövmek, temiz bir dayak çekmek, eşek sudan gelinceye kadar dövmek.
takatini tüketmek, bütün gücünü harcamak, bitap düşmek, dermansız/güçsüz kalmak.
cezalandırmak Fiil
yenmek Fiil
zarar vermek Fiil
iyice dövmek ya da ağır yenilgiye uğratmak Fiil
sadece hafta aşırı çalışmak Fiil
çok şaşırtıcı kişi ya da şey
altüst etmek, başarısızlığa/akamete uğratmak.
Her refusal has knocked the bottom out of my plans.
bir davayı her yönden çürütmek Fiil
birinin kibrini bozmak Fiil
(a) birinin pestilini çıkarmak, (b) hurdaya çevirmek.
That sickness really knocked the stuffing out
of me. (c)
mec. birinin burnunu kırmak.